Gebelik esnasında vücut fizyolojik olarak çok fazla değişikliğe uğramaktadır. Vücut yapılarına göre bazı bölgelerde kararma, terleme ve yağlanma olabilmektedir. Vücut bu dönemde çok fazla değişim geçirmektedir. Özellikte ciltte gerçekleşen bu değişimler kanamalara ve mantar oluşumlarına da neden olabilmektedir.
Gebelik dönemi ruhsal ve bedensel olarak hassas bir dönem olduğu için, vücuda yapılacak uygulamalara dikkat edilmelidir. Kalıcı makyaj ya da dövme gibi işlemlerde bunlara dahildir. Kalıcı makyaj, vakitlerin çoğunu makyaj yapmakla uğraşmak istemeyen kadınların tercih ettiği bir yöntemdir. Gebe olan kişilerin kalıcı makyajdan uzak durması gerekmektedir.
Hatta bu hassas dönemde çok ağır çıkan makyajlardan bile uzak durulmalıdır. Çünkü vücuda yapılan bu uygulamalar alerjik reaksiyon gösterebilir. Bu da gebe kadınların büyük sorunlar yaşamasına sebep olabilmektedir.
Kalıcı makyaj, deri tarafından tümüyle yok edilemeyen bir boyanın, vücuda enjekte edilmesidir. Bu enjekte sırasında, is. çivit, antumuan tozu, kına, safran gibi maddelerden yardım alınmaktadır. Alt deriye ulaşabilmek için makineyle delikler açılması gerekmektedir. Açılan deliklerden az da olsa kan çıkmaktadır. Bu da kan ile bulaşabilen hastalıklar için zemin hazırlamaktadır. AİDS, Hepatit B ya da C, uçuk, tetanos gibi hastalıklar bunun örnekleridir. Bazıların vücudu kullanılan boyalara alerjik reaksiyonda göstermektedir. Bu nedenle gebelik dönemi gibi tehlikeli dönemlerde kalıcı makyaj uygulamasından kaçınılmalıdır.
Gebelik esnasında normal çıkabilen ağır makyajlardan da uzak durulması gerekmektedir. Çünkü bu hassas dönem, vücudu her şeye karşı tetikte tutabilir. Risk oluşturabilecek olan tüm uygulamalardan uzak durulması çok önemlidir.
Mikro pigmentlerin genel uygulaması olarak bilinen kalıcı makyajın bazı zararları bulunmaktadır.
Bunlar şu şekilde sıralanabilir;