Miyom rahim ağzında oluşan ve 35-45 yaş arası kadınlarda sıkılıkla rastlanan tümoral bir hastalıktır. Miyom tedavi edildiğinde hayati riske sebep olmamaktadır. Bu sebeple düzenli olarak yıllık jinekolojik kontrollerinizi yaptırmanızı öneriyoruz. Miyom oluştuğunda ise cerrahi yöntem miyom tedavisinde en etkin yöntemdir. Miyom ameliyatı için uzman doktorlarımıza başvurmanızı öneriyoruz.
Miyomun neden oluştuğu tam olarak bilinmemekle birlikte bazı risk faktörlerinin miyom oluşmasında etkili olduğu belirtilmektedir. Bu risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
Hastalığın tanısında kullanılan yöntemler şunlardır:
Miyom bazı kadınlarda hiç bir tedaviye gerek kalmadan özellikle menepoz döneminden sonra küçülme eğilimi göstermektedir. Miyom teşhisi konulduktan sonra uzman doktorlarımız tedavi yönteminize karar vermektedir. Belirli bİr dönem miyom doktorlarımızın kontrolünde izlenmekte ve miyomda değişim olup olmadığı belirlenmektedir. Bu sürecin sonunda doktorlarımız aşağıdaki yöntemlerden size en uygun olan tedavi yöntemini seçerek tedavinizi gerçekleştirmektedir. Miyom tedavisinde kullanılan yöntemler ameliyatsız yöntemler ve cerrahi yöntemler olarak ikiye ayrılmaktadır.
İlaç ile Miyomu Kontrol Altına Alma: Bu yöntem ile miyomun küçülüp küçülmediği belirli aralıklarla izlenmektedir. Büyüme devam ettiğinde ise ameliyata karar verilmektedir.
Magnetik Rezonans Yöntemi: Bu yöntemde miyom ses dalgası yoluyla tedavi edilmektedir. Bu yöntem cerrahi bir yöntem değildir.
Laparoskopik Yöntem: Bu yöntemde karın bölgesinde büyük bir kesi oluşturulmamakta ve göbek bölgesinden girilerek ameliyat gerçekleştirilmektedir. Doktorlar tarafından en fazla tercih edilen cerrahi yöntemlerden biri laparoskopik yöntemdir. Hastanın iyileşmesi diğer cerrahi yöntemlere göre daha kısa zaman almaktadır. Bu yöntem doktorlar tarafından miyom ya da miyomlar 10 cm’den küçük olduğunda tercih edilmektedir. Ancak miyom sayısı dörtten fazla ise bu yöntem uygulanamamaktadır. Bu yöntem ile yapılan ameliyatlarda hasta 1 ya da iki gün hastanede yatırılmaktadır.
Histereskopi Yöntemi: Bu yöntemde hastanın rahminden kamera ile girilerek miyom çıkarılmaktadır. Bu yöntem esnasında genel ya da lokal anestezi kullanılmaktadır. Oldukça güvenli bir cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde kullanılan cihaz birkaç minimetre boyutundadır.
Açık Miyom Ameliyatı: Bu yöntemde hastanın karın bölgesi enine ya da boyuna kesi yöntemi ile açılır ve miyom alınır. Bu cerrahi yöntem yaklaşık olarak bir saat sürmekle birlikte hastaya ameliyat öncesi genel anestezi verilmektedir. Ayrıca hasta 2 ya da üç gün hastanede yatırılmaktadır.
Vajinal Myomektomi Yöntemi: Miyom vajinada ise bu yöntem ile alınmaktadır. Miyom burkulmakta ve vajinadan dışarı çıkarılmaktadır.
Histerektomi Yöntemi: Bu yöntemde hastanın rahmi tamamen alınmaktadır. Bu yöntem genellikle menepoza girmiş hastalarda tercih edilmektedir.
Günümüzde her 3 kadından birinde görülen miyom oluşumunun pregesteron hormonunun etkisiyle de meydana gelebildiği daha önce gözlemlendi. Gebelik hormonu olan progesteron mevcut miyomların büyümesinde de etkileyici olan hormonlar arasında yer alıyor. Bu nedenle gebelik döneminin başlangıcından itibaren miyom oluşması mümkün olabiliyor. Mevcut miyomların büyümesi gebelik döneminde bazı sıkıntılara sebebiyet verebildiği için gebelik öncesinde tespit edilenlerin de alınması ve gerekli tedavinin hamilelik öncesinde tamamlanması önerilir.
Hangi miyomların operasyon ile alınması gerektiği aslında belirtiler ile yakından ilgilidir. Hekim tarafından hastada görülen semptomlar dikkate alınarak operasyon kararı alınır. Semptomlar da dikkate alınarak mutlaka alınması gereken miyomları şu şekilde sıralayabiliriz:
Öncelikle miyomların büyüme eğilimi gösterdiği unutulmamalıdır. Bu nedenle alınması çoğu zaman hekimlerin öncelikli önerisi oluyor. Miyomların alınmaması kadınların gündelik yaşantısında pek çok sorunu beraberinde getiriyor. Sık idrara çıkma, adet dönemi dışında kanamalar, regl döneminin çok ağrılı geçmesi, cinsel birliktelikte ağrı, menopoz dönemi sonrasında kanser riskinin oluşması gibi onlarca farklı riski ve sorunu ortadan kaldırmak için miyomların alınması önerilir. Artık gelişen tıp teknolojisinin de yardımıyla ameliyat hastalar için konforlu bir süreç eşliğinde gerçekleştirildiği için hastaların operasyon kararı alması çok daha kolay olabiliyor.
Genç yaş grubunda ortaya çıkan miyomlar içi kanserleşme riski mevcut olmaz. Ancak menopoz bu noktada belirleyici olabiliyor. Menopoz dönemi sonrasında büyümeye meyilli olan miyomlar maalesef kötü huylu tablo ortaya çıkmasını beraberinde getirebiliyor. Aynı zamanda miyomların menopoz dönemi sonrasında küçülme eğilimi göstermesi de sık yaşanan bir durumdur. Bu nedenle hastaların rutin kontrollerini asla aksatmaması gerekir. Menopoz sonrasında büyüme eğilimi gösteren miyomlar mutlaka ameliyat ile alınmalıdır.
Yapılan klinik analizler ameliyatın ardından 5 yıl geçmesinden sonra miyomların tekrarlama olasılığının % 25 olduğunu ortaya koydu. Ancak burada kritik bir nokta var. Miyomektomi adı verilen ameliyat tekniğinde çok küçük boyutta olan miyomlar dahi alınabiliyor. Fakat mikroskobik boyutta olan miyomlar görülemediği için alınamadığından tekrarlama olarak değerlendirilen durumun aslında bu miyomların zamanla büyümesi olduğu görüşü de hakim.
Doğum Kontrol Hapı Miyoma Neden Olur mu?
Doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonu içerdiği için uzun yıllar miyom oluşumuna neden olduğu düşünülmüştü. Fakat gelişen tıp teknolojisinin de yardımıyla tekrarlanan araştırmalarda doğum kontrol haplarının miyom oluşumuna neden olmadığı anlaşıldı. Çünkü doğum kontrol hapı kullanan ve kullanmayan kadınlar üzerinde gerçekleştirilen bu araştırmada her iki grup arasında risk faktörünün değişmediği gözlemlendi.
Miyom Kısırlığa ve Düşüğe Neden Olur mu?
Miyomların bulunduğu bölgeye bağlı olarak kısırlığa neden olup olmadığı değişiyor. Rahim içerisinde bulunan ve rahim duvarına yerleşen miyomlar infertiliteye neden oluyor. Hatta çocuk sahibi olamayan kadınların % 2’sinde gebelik oluşmamasının nedeninin miyom olduğu anlaşıldı. Özellikle yumurtalık kanallarına baskı yapan miyomlar spermin yumurtaya ulaşmasını önlüyor ve döllenme meydana gelmediği için gebelik oluşmuyor. Miyomların ameliyatla alınması ise ebeliğe engel olmaz. Ameliyat sonrasında hamile kalma olasılığında bir düşüş meydana gelmez. Miyomlar mevcut gebelikte düşüğe de neden olabiliyor. Çünkü gebelik döneminde artan progesteron hormonu miyomların hızla büyümesini beraberinde getiriyor. Bu da bebeğin anne karnında gelişimini önlediğinden erken dönem düşüklere yol açabiliyor.
Operasyonun hangi teknikle gerçekleştirildiğine bağlı olarak ameliyat sonrasında iyileşme süreci değişebilir. Ancak genel olarak iyileşme süreci en kısa olan rahim ameliyatlarından biri olduğunu belirtmek mümkün. Ameliyattan sonra alkol ve sigara kullanılmaması gerekir. Aynı zamanda kan sulandırıcı ilaçların alımı da risk taşıdığından ilaç kullanımının mutlaka doktora danışılarak yapılması gerekir. Kapalı teknikle gerçekleştirilen ameliyattan sonra klinik istirahat 1 gündür. Ancak açık ameliyatlarda bu süre 3 ila 4 güne kadar uzayabilir. İyileşme süreci ise genellikle sadece bir haftadır. Çalışma hayatına dönmek için bir haftanın geçmesi beklenmelidir.
Miyom Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bu süreçte kişisel temizliğe ve hijyene dikkat edilmesi, kontrollerin aksatılmaması ve ağır kaldırılmaması önerilir. Hastanın durumuna bağlı olarak hekim tarafından bir aya kadar uzayabilen bir süre cinsel birliktelik önerilmeyebilir.
Miyom ameliyatı sonrası dikkat edilmesi gerekenler arasında en önemli düzenli jinekolojik kontrollerdir. Bazı durumlarda miyomların tekrarlama riski bulunmaktadır.
Myomun Hormonla İlişkisi Var mı?
Rahimde görülen myomların hormon ile elbette bir ilişkisi var çünkü östrojen hormonuna bağımlı olan tümörler olduğunu belirtebiliriz. Bu nedenle kişide östrojen hormonunun hem düştüğü hem de yükseldiği dönemlerde bu durumdan ziyadesiyle etkilendiklerini belirtebiliriz. Bu nedenle myom olan hastalara şayet bebek sahibi olmayı düşünüyorlarsa bir anda önce hamile kalmaları ve uzun süre bebeklerini emzirme önerilebiliyor. Çünkü bu dönemde myomlarda küçülme eğilimi başlıyor.
Büyüme hızı kişiden kişiye değişir ve bu nedenle sizlere büyüme hızıyla ilgili bir veri belirtmek yanıltıcı olabilir. Ancak kişideki östrojen hormonuyla büyüme hızı arasında yakın bir ilişki olduğundan söz edebiliriz. Östrojen hormonunun düzeyi arttıkça büyüme hızı da artar. Östrojen hormonunun düzeyinin azalması da büyüme hızından ziyade myomun da küçülmesi gibi bir sonucu beraberinde getirebilir. Bu nedenle bazı hastalarda menopoz dönemi sonrasında myomlarda kendiliğinden bir küçülme de gözlemlenebiliyor. Fakat myomların mevcudiyetinin kendiliğinden ortadan kalkması da pek mümkün değildir. Her ne kadar bir küçülme meydana gelebiliyor olsa da cerrahi olarak müdahale edilmesi ve alınması gerekebilir. Myomların ihtiyacı olan oksijenin sağlanmaması da hacimlerinde bir küçülme olmasını beraberinde getirebiliyor. Sonuç olarak myom küçülmesi sık rastlanan durumlardan biridir.
Myomlar Ani Ağrıya Neden Olur mu?
Bu tümörlerin büyüyebilmesi için kanlanmaya ihtiyacı olur. Aynı zamanda bol miktarda oksijene de gereksinim duyarlar. Ancak kimi durumlarda bu tümörlerin oksijen ihtiyacı karşılanamaz. Bu durumda da ani olarak hücre kayıpları meydana gelir. Yani hücreler ölmeye başlar. Bu esnada kişide ani ağrılar meydana gelebiliyor. Ağrı kramp ya da şiddetli sızı şeklinde de görülebiliyor. Bunun dışında sürekli bir ağrı meydana geldiği pek gözlemlenmez. Myomların varlığı genellikle yapılan genel jinekolojik muayeneler esnasında ya da ultrason ile yapılan incelemede fark ediliyor. Öncesinde herhangi bir ağrıya sebebiyet vermeyebildikleri için çok sayıda hasta myom olduğunu bu şekilde öğrenebiliyor. Ancak elbette büyüme ve küçülme dönemlerinde de ağrının meydana geldiğini belirtebiliriz. Myom hiçbir şekilde ağrı yapmaz şeklinde düşünülmemelidir.
Aslında bu sorunun yanıtı myomun hem büyüklüğü hem de nerede yerleşim gösterdiği ile çok yakından ilgilidir. Kadınlarda bu tümör kimi zaman rahim ağzında olabiliyor. Bu durumda büyüme eğilimi gösterdiğinde bebeğin normal yolla doğması sırasında izleyeceği yolu kapatabiliyor. Böyle bir durum söz konusu olduğunda kadınlara sezaryen ile doğum önerilebilir. Ancak myomların yerleştiği bölge ve büyüklüğüne bağlı olarak bu tümörlere sahip olan kadınlar normal yolla da doğum yapabilir. Yapılacak muayene sonrasında hastalara hekim tarafından net bir bilgi verilir.
Myom Nedeniyle Rahmin Alınması Gerekir Mi ?
Bu durum kimi zaman rahmin alınmasını zorunlu hale getirebiliyor. Ancak myom olan her kadının rahminin alınması gerektiğine dair bir bilgi veremeyiz. Sadece myomun çok hızlı büyüme gösterdiği durumlarda şayet kadının hamile kalma gibi bir planı yoksa rahmin alınması bir çözüm olarak değerlendirilebilir. Myomların çok hızlı bir şekilde büyüme içerisinde olması durumunda rahmin alınmasından önce farklı çözümler de denenebiliyor. Östrojen seviyesini düşürmek gibi çeşitli yollar da tercih edilebilir. Myom nedeniyle rahmin alınması son çare olarak değerlendirilen bir çözümdür. Her myom sahibi olan kadının rahminin ileride alınacağı toplumda yaygın bir görüş olsa da asla gerçeği yansıtmaz.
Myom kaynaklı olarak oluşan ağrı tam olarak bel bölgesinde ve karın bölgesinde meydana gelir. Çoğu zaman ağrı ile sızı hissi birlikte oluştuğundan bazı hastalar bunu ağrı bazıları da sızı şeklinde ifade eder. Cinsel ilişki sırasında da ağrı meydana gelmesi yaygın şekilde görülür. Myomlarda küçülme meydana geldiği sırada da ağrıya kramplar eşlik eder. Fakat kramplar uzun süreli değildir. Ağrı myomların mutlak belirtisi olarak görülmemelidir. Bazı hastalarda myom hiçbir ağrıya ya da sızıya sebebiyet vermeyebilir.
Kimi hastalarda bu ağrı regl dönemi ağrısı ile de karıştırılabiliyor. Dolayısıyla myom ve benzeri rahatsızlıkların erken tanısı için jinekolojik muayenelerinizi aksatmadan yerine getirmeniz çok büyük önem taşıyor.
Myomun Hormonla İlgisi Var mı?
Myom ile hormonlar arasında elbette bir ilgi var. Myomlar östrojen hormonuna bağımlı bir yapıya sahiptir. Östrojen seviyesinin yükselmesi ya da düşmesi myomları da doğrudan etkiler. Hamilelik döneminde östrojen hormonu artış gösterdiği için myomlarda büyüme eğilimi başlar. Doğumdan sonra lohusalık döneminde östrojen hormonu azalır ve buna bağlı olarak da myomlarda küçülme başlar. Sonuç olarak bu yapı ile hormonlar arasında bir bağ olmadığını söylemek mümkün değil. Menopoz döneminde myomların kendiliğinden yok olabilmesi de bununla ilgilidir. Bazı hastalarda menopoz sonrasında tam olarak yok olmasa da küçülme meydana gelir.
Gebelik planlayan hastalara öncelikle myom ameliyatı olmaları öneriliyor. Çünkü hamilelik döneminde artan östrojen hormonuna bağlı olarak myomlarda da büyüme meydana gelebiliyor. Büyüme nedeniyle rahimde sıkıntılı olabilecek yerde konumlanabilen bu yapı normal doğumu da engelleyebildiği gibi son derece sıkıntılı bir gebelik dönemi geçirilmesine sebebiyet verebiliyor. Bu nedenle öncelikle myomların ameliyatla alınması ve sonrasında iyileşme döneminin ardından gebelik daha akılcı bir tercih olacaktır.
Bununla birlikte myomlar kimi zaman bulundukları yer itibariyle hamile kalmayı da engelleyebiliyor. Spermin yumurtaya ulaşmak için izlediği yolu kapatan myomlar gebeliği de önleyebildiği için hamilelik planlamasından önce myomların cerrahi operasyon ile alınması bu hastalar için daha da önemli bir hale geliyor. Ayrıca myom varlığı durumunda hamile kalınması ciddi ağrılar yaşanmasına da sebebiyet verebiliyor. Bu ağrılar anne adayında bir strese neden oluyor ve sonuç olarak stres anne karnındaki bebeğin gelişimine de olumsuz yansıyabiliyor. Tüm bunları göz önünde bulundurarak hamilelik öncesinde myomların alınmasını tercih etmelisiniz. Bu konuda doktorunuz da yapılacak muayene sonrasında sizi detaylı bir şekilde bilgilendirecektir.
Küçük ebatlarda olan myomlar da kanamaya sebebiyet verebilir. Çok sayıda küçük myom olmasına karşı ciddi düzeyde kanama yaşayan hastalar da mevcut. Çünkü kanama bu yapının ebatlarına bağlı olmakla birlikte nerede konumlandığı ile de yakından ilgilidir. Yerleşim gösterdiği yer nedeniyle hiç kanama yaşamayan hastalar da bulunuyor. Fakat çok küçük ebatta myom olmasına karşın kanama sorununu ciddi düzeyde yaşayan hastaların da olduğunu bilmekte fayda var.
Kapalı Miyom Ameliyatı Fiyatları
Miyom ameliyatı fiyatı bulunduğunuz şehre, hekiminize ve operasyonun gerçekleşeceği hastaneye göre değişkenlik göstermektedir. Miyom ameliyatı nedir sorunuz için yanıtı hekiminiz verecektir. Kanama myomların büyüklüğüne bağlı olarak meydana gelmez ve myomun büyüklüğü ile ilgili de bir fikir vermez.
Rahim içerisinde gelişen iyi huylu tümörler olarak bilinen miyomlar genetiksel olup bu miyomlar aynı anda ufaklı büyüklü birden fazla olabilmektedir. Ameliyat edilmesi önerilir. Çünkü gebelik sürecinde yer alan tüplere yakın yerlerde yerleşmiş miyomlar gebeliği engelleyecek sonuçlar doğurur.
Yumurta ve spermin döllenmesi ile başlayan gebelik sürecinde rahimde bulunan miyomlar baskı oluşturarak döllenmeyi engelleyebilmektedir.
Genetiksel neden dışında östrojen hormonundaki nedenlere bağlı olarak ta gelişebilen miyomlar gebeliği engelledikleri gibi, kısırlık ve düşüklere de neden olurlar. Östrojen hormon salgısına göre miyomlarda küçülme veya büyüme görülebilir.
Üreme dönemi olarak belirlenen yaşlardaki kadınlardın %20 sinde miyom görülebilir. En belirleyici belirtisi düzensiz, uzun süreli ve kanamalı regl dönemleridir.
Miyomlar rahimde meydana gelen ve hala temel nedenleri bilinmeyen düz kas çoğalmaları olarak açıklanabilir. Bu kasların çoğalması durumunda rahim bir süre sonra rahatsızlık belirtileri vermeye başlar.
Adet düzensizliği veya kanamaların olması ile birlikte ağrılı cinsel ilişki de hastanın öyküsüne eşlik edebilir. Bunun olması gebelik için rahimde uygun ortamın oluşmasını engeller. Bundan dolayı da miyomların ameliyat ile alınması kararı geç kalınmadan verilmelidir. Gebeliğe engel olan bir durum olmasından dolayı tedavi sonrasında daha kolay yol alınmasına neden olur.
Doktorunuz ile birlikte süreci dikkatle izledikten sonra yeniden hamile kalma ihtimallerinizi değerlendirebilirsiniz. Olumlu etkisi olmasına rağmen tedavi bir bütün olarak ele alındığında sonuç verir.
Kadınların en büyük sorunlarından olan vajinal hastalık miyomlar kanser kadar tehlikeli bir hücre büyümesidir. Vajina içinde rahatsız edici bir şekilde büyümesi ve bunun sonucu olarak iç organlara kadar ulaşarak genişlemesi ile rahim duvarını kaplayarak sağlığı tehdit eder. Diğer yandan doğum riski olarak yumurtalıkları abluka altına alan miyomlar erken tedavi edilmediği sürece anne olmaya engel olur. Miyomlardan rahatsız kadınlar ameliyat olduktan sonra cinsel isteksizlik asla yaşamaz hatta ruh sağlığı ve çift ile uyum yaşanarak istek arttığı gözlemlenmiştir.
Miyomlar özellikle menopoza girmiş kadınlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Genellikle masum tümör grubunda olsalar da alınmaları tercih edilir. Miyomlar alınmadan önce biyopsi ile araştırılmaz. Nedeni ise her türlü oluşumun alınması gerekliliğidir. Alındıktan sonra ise miyom araştırması yapılır. Daha sonra yapılan bu araştırmanın amacı miyomun kanserleşip kanserleşmediğini tespit etmektir.
Kanserleşen miyom hücresi görüldüğü anda uygun tedavi başlanır. Ayrıca miyom incelemesi kanser evresini de anlamaya yardımcı olur. Herhangi bir kanama veya idrar sıkıntısı olan kadınların kontrole gitmesi gerekmektedir. Bu sorunlar büyük miyomlardan dolayı oluşabilmektedir. Ultrasonografi ile miyomlar görüldükten sonra basit bir işlemle çıkartılırlar. Ardından laboratuvarda gerekli incelemeler yapılır.
Kadınların üreme dönemlerinde sıklıkla karşılaştığı rahatsızlıklardan biridir. Miyom iyi huylu bir rahim tümörüdür.
Miyom ameliyatı sonrasında cinsel ilişki için şu faktörler göz önünde bulundurulabilir:
Ameliyat türü cinsel ilişki zamanını belirleyen etkenlerden biridir. Açık olarak yapılan miyom ameliyatlarında kesiler olacağı için kanama ve ağrılar görülmesi muhtemeldir. Açık miyom ameliyatlarında bu gibi durumlardan dolayı, cinsel ilişki başlama zamanı da kapalı ameliyatlara göre daha geç başlamaktadır. Genel olarak cinsel ilişkiler 14 gün sonra ağrı, kanam gibi durumların geçmesi ile başlanabilmektedir.